Gece aydınlatması, büyük bir kısmımızın işlerini halletmesi ya da günün yorgunluğunu atmak maksadıyla gezmesi amacıyla mecburi bir hal almış oldu. Fakat yapılmış olan yeni araştırmalar ise gece aydınlatması miktarının  çok tehlikeli düzeylere ulaşabilecek olduğunu göstermekte.

Science Advances içerisinde bugün yayınlanmış olan yeni bir araştırmaya bakılırsa, gecelerimiz çok daha aydınlık bir duruma gelmekte. Geosciences'e GFZ Alman Araştırma Merkezi’nde yer alan araştırmacılar uydunun görüntüsünü, dünyanın her yerinde yer alan yapay aydınlatmada gerçekleşen değişiklikleri izlemek amacıyla kullandılar. 2012 ila 2016 seneleri arasındaki aydınlık alan miktarlarının senede %2.2 oranında artmış olduğu da tespit edildi. Alan artışının yanında devamlı bir şekilde parlak olan alanlarda yer alan parlaklık miktarının ise %2.2 oranında artmış olduğu gözlemlendi.

Çalışma sonucunda yer alan elde edilmiş veriler yalnızca aydınlanan alanın çok değil, aydınlık alanların da daha parlak bir durumda olduğunu göstermekte. Bu konuyla alakalı olarak dergi editörlerinden Kip Hodges, ''Gezegensel ölçek içerisinde geceyi daha fazla kaybediyoruz'' ifadelerine yer verdi. Üstelik bu aydınlanma açısından mavi ışığın artmış olması ise çok fazla endişe uyandırmakta.

Gece aydınlatması fazlası ile yeni bir fenomen olduğundan dolayı insan ve de çevre sağlığını nasıl etkileyecek olduğunu tam olarak bilmemekteyiz. Projede yer alan araştırmacılar arasından Franz Holker, yapay ışığın  çok daha yeni bir stres kaynağı olduğunu da açık bir şekilde belirtti. Işığın doğal bir şekilde oluşmayan yerler içerisinde, zamanlarda ve de  yoğunluklarda bulunması, pek çok organizma amacıyla bu yeni stres faktörüne uyum sağlayabilme şansını ortadan kaldırmakta. Geçmiş olduğumuz günlerde yapılmış olan değişik bir araştırmada da yapay ışığın balıkların avlanma zamanını şaşırtmış olduğunu ve bu sebeple balık nesillerini tehlikeye atmış olduğunu ortaya çıkartmıştı.